Demet & Figen

Hepimiz ilk defa evlerimizden uzaklaşan tiplerdik. Bu durum hepimizi farklı etkiledi ama çoğumuz acayip dağıttık. Erkekler için çok büyük sorun yoktu, gerçi bizim tayfadan toparlanamayıp okulu bırakanlar da vardı ama genelde hepsi bir şekilde okulu bitirdi. Tahsinler benden bir yıl sonra mezun oldu. Nevra ilk yılında bırakıp yeniden sınava girdi ve başka bir şehirde başka bir bölüm okudu. Aslı birkaç yıl direndi sonra o da bırakıp yeniden sınava girdi ve aynı şehirde, farklı bir bölüm kazandı. Biz yani Demet, Figen ve ben dört yılda mezun olduk.

Hikayelerini tam olarak hatırlayamıyorum, daha önce tanışıyorlar mıydı, liseyi birlikte mi okumuşlardı, emin değilim? Ancak yıllardır birlikteymiş gibi uyumluydular. Onlar ilginç bir şekilde dağıttıkları halde çabuk toparlananlardı hem de benim gibi başkalarından yardım almadan. Çevremdeki hiç kimseye benzemiyorlardı, çok farklıydılar sanki daha önce bu devri yaşamış ve hatalarından ders alıp aynı yanlışları yapmıyor gibiydiler. Belki daha önce başka bir şehirde başka bir bölümü bırakmak zorunda kalmışlardı, kim bilir? Samimiyetleri de oradan kalma olabilirdi.

Gerçek ne olursa olsun onların yakınlığı sayesinde okul değiştirmek zorunda kalmadım diyebilirim çünkü mecbur olmadıkları halde toparlanmamı sağladılar. Açıkça bir tavsiye verdikleri olmadı, sürekli size akıl veren o çokbilmişlerden değillerdi. Dediğim gibi onlar ben dağıtırken yanımda olan kişilerdendi. Tek farkla, ben dahil herkes kendisini ortamın kralı gibi hissederken onlar önemsiz soylular gibi arka planda kalıyorlardı. Bizimle eğleniyor; kafedir, bardır birlikte her ortama girip çıkıyorlardı ama söz konusu derse girmek, sınavlara hazırlanmak olunca mazeret kabul etmiyorlardı. Bana yardımcı oldukları konu da buydu; ne zaman sınavlara hazırlanmak üzere evde kamp kursalar beni de yanlarına alıyorlardı. İlk yıl sınavlardan çakmamamın nedeni işte buydu.

İlk yıl derslerinden ne kadar çok geçerseniz o oranda mezun olma ihtimalin yükselirdi. Dağıtanlar için toparlanmanın zorluğu bundandı. Kayhan gibi insanlar ilk yılın popülerliğine kapılıp neredeyse tüm derslerden çakıp daha ilk yıldan artılıyorlardı ve ikinci yıllarında da sınıf arkadaşlarıyla aynı derslere girememek onları psikolojik olarak yaşlandırıyordu. Çömezlerin arasında kalmak da ruh hallerine çok iyi gelmediğinden yine devamsızlık yapmalar, sınavlardan düşük not almalar başlıyordu. Böylece içinden çıkılamaz bir kısır döngüye düşüyorlardı. Akıllı olanlar okulu bırakıp yeniden sınava giriyordu. İlk yıl sendromundan kurtulamayıp kendini kral sanmaya devam edenler yıllarını boşa harcayıp en sonunda okuldan atılıyordu.

Şimdi düşününce aslında sadece köle olduğumu fark ediyorum. Kızlar beni resmen kullanmıştı ancak o zamanlar kendimi inanılmaz cool hissediyordum, iki kızla bir ay aynı evde, tam anlamıyla rüyalarımı yaşıyordum. Demet ile Figen çok güzel kızlardı. O üniversiteye adım attıklarında zamanı durduran hatunlardan değillerdi belki ama çekiciydiler. İsimleri artık tekerleme gibi geldiğinden tam olarak hangisinin Demet ve hangisinin Figen olduğuna emin değilim. Birinin kıvırcık sarı, diğerininse kestane rengi uzun düz saçları vardı. Birisi balık etli öteki neredeyse sıfır bedendi. Aynı boydaydılar, ikisi de benden yarım kafa kısaydı. Karakterleri ikiz derecesinde aynıydı, herhalde bu kadar iyi antlaşmaları da bundandı.

Vizelerden çok kötü notlar almıştım ve açıkçası hiç de umursamıyordum. Aynı motivasyonla finallere de girmeye hazırlanıyordum ki tesadüfen girdiğim bir ders sonrası bir koluma Demet diğerine Figen girerek beni doğruca evlerine götürdüler. Sınavlara iki hafta kalmıştı ve onların hazırlanma kampı resmen o gün başlıyordu. Bir Pazartesi’ydi ve o günden sonra finaller de dahil tam bir ay onlarda kaldım. Kaçmamamdan emin olmak için okula birlikte gidip birlikte dönüyorduk. Okulda, teneffüsler dahil bir an bile beni yalnız bırakmıyorlardı. Bana rehabilitasyona girmiş bağımlılar gibi davranıyorlardı ki şimdi düşününce geçekten de öyleydim.

İnanılmaz bir aydı. Kızlar sadece yemek ya da alışveriş yapılması gerektiği zamanlarda bana ev arkadaşları gibi davranıyorlardı onun dışında sanki evde yokmuşum gibi rahat hareket ediyorlardı. İlk bir iki gün garip gelmiş ancak sonrasında onların rahatlığı bana da geçmişti. İhtiyaç olduğunda ayak işleri yapıyordum, sigara ya da bira bitince tekele gidip alan kişi bendim ki bu genelde gece geç saatlerde oluyordu.

İlk gece salondaki kırmızı kanepede yattım. İnanılmaz rahatsızdı. Eğer orada yatmak zorunda olsaydım herhalde bir yolunu bulup kaçardım ama kızlar beni kurtarmayı kafalarına koyduklarından beni kendi odalarında ağırladılar. Dönüşümlü olarak bir hafta Demet’te, bir hafta da Figen’de kaldım. Bir kişiye bile dar gelen tek kişilik yatakta iki kişiyi yatmak zorunda bırakmak, hem de kendi evlerinde bana çok üzücü gelmişti ama kızlar kahvaltıda harika bir gece geçirdiklerini söyleyerek beni rahatlattılar.

Tüm yıl kızların böyle bir disiplin içinde yaşadıklarını sanmıyorum, herhalde sadece sınav dönemlerinde bu şekilde bir düzene geçiyorlardı. Çuvalladığım ilk vizeler hariç diğer tüm sınavlarda, dört yıl boyunca kızlara evlerindeki kampa katıldım. Kız arkadaşlarım bundan çok da memnun olmadılar. Üniversite yıllarımda ayrılıklarımın hemen hepsi bu sınav dönemlerine denk geliyordu. Zaten kim sevgilisinin iki kızla haftalarca eve kapanmasını kabul edebilirdi ki?

Çok derslere giren biri değildim, girdiklerimin çoğunda da uyurdum. İyi notlar almaya başlayınca hocalar beni hep kopya çekmekle suçladılar ama hiç çekmedim. Kopya çekmeyen bir tip olduğumdan değil, tüm lise hayatım kopya ile geçti. Hayır, sınavlarda başarılıydım çünkü Demet-Figen ikilisi sınav kamplarında sürekli bana ders anlatıyorlardı. Resmen bire bir ders alıyordum. Onlar anlatarak tekrar yapmış oluyorlardı ben de dersleri bu şekilde öğrenmiş oluyordum.

Demet ve Figen’le inanılmaz uyumluyduk ama arkadaşlık dışında bir ilişkimiz hiç olmadı. Hatta sınav dönemleri dışında doğru dürüst bir muhabbetimiz bile yoktu. O ilk kamp dönemindeki finaller bitip tüm derslerden inanılmaz bir şekilde geçtiğimi öğrendikten sonra toplu bir kucaklaşmadan sonra ikinci dönemin vizelerine kadar neredeyse selamlaşmadan öte muhabbetimiz bile olmadı. Bazı geceler yine orda burada dağıtırken karşılaşıyorduk ama o kadar. İlk başta kızların o bir aylık kampta yaşananları unutmak için benden uzaklaştığını düşünmüştüm. Hepimizin hatırlamak istemeyeceği kadar garip anılar biriktirdiğimiz bir süreydi, sınav heyecanı geçtikten sonra ben bile sessizce bir düşünüp ne yaşadığımı sorguladım. Sırf kızlar istediği için yaptığım bazı hareketleri şimdi dahi hatırlarken utançla yüzüm kızarır, kesin kızlar da böyle hissediyordur diye tahmin ediyordum. Meğer öyle değilmiş. İkinci dönemin ilk vize sınavları yaklaştığında kızlar bir okul çıkışı yine kollarıma girerek beni doğruca kampa soktular.

Onları en son mezuniyette gördüm. Keplerimizi havaya atıp birbirimize sarıldıktan sonra herkes kendi hayatına döndü. Okul bitince tüm bağlantımız koptu. Onları bir daha hiç görmedim. Yıllar sonra bir şekilde Demet ya da Figen’e ulaşmaya çalıştım ama olmadı. Ortak arkadaşlarımızdan kimseyle görüşmüyorlardı, sosyal medyada da yoktular. Herhalde kızlar bulunmak istemiyorlardı.

Mezun olduktan bir yirmi yıl sonra bizim bölüm bir mezunlar günü organize etti. Çok mezun veren bir bölüm değildik bu nedenle çok kalabalık olmasını da beklemiyordum. Özellikle benim okuduğum dönemden kimse yoktu, bir çömezlerden Güneş vardı bir de görmeyi en son beklediğim hatta mezun olduğuna bile şaşırdığım üst sınıflardan “Kuş” diye seslendiğimiz ve gerçek adını bir türlü hatırlamayan bir arkadaş vardı. Özellikle birini görmek için geldiğini söylemişti. Ben de öyle. Ne yazık ki ne Demet ne de Figen gelmemişti.


Yorum bırakın